SAHİH-İ İBN-İ HİBBAN Zvd

BABLAR    KONULAR  -  NUMARALAR

KİTABU’L-CENAİZ

<< 427 >>

DEVAM: 32- Ölünün İşitmesi ve Soru Sorması

Taha 124 781 de

 

(:-780-:) Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmaktadır:

 

"Ölü -veya insan- kabre konulduğunda simsiyah mavi gözlü iki melek ona gelir. O meleklerden birine, Münker ve diğerine de Nekir denilir. O iki melek, ona:

 

«Bu Muhammed (denilen) adam hakkında ne dersin?» diye sorarlar. O kimse, eğer mu'min bir kimse ise (dünyada iken) söylediğini (aynen tekrar ederek):

 

«O; Allah'ın kulu ve Resulü'dür. Şehadet ederim ki Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed, Allah'ın kulu ve Resulü'ür» der. O iki melek, ona:

 

«Doğrusu biz, senin bunu söyleyeceğini muhakkak biliyorduk» derler. Sonra kabri o kimse için yetmiş arşın, yetmiş arşın genişletilir ve orası onun için aydınlık hale getirilir. Ona:

 

«(Rahat bir şekilde) uyu» denilir. Bunun üzerine o kimse, ailesinden en çok sevdiği kimsenin uyandırdığı gelin-güveyin uyuması gibi -Allah'ın onu bu yattığı yerde yeniden diriltmesine kadar- uyur.

 

(Kabre konulan kimse) eğer münafık bir kimse ise (Muhammed hakkında sorulan soruya): «Bilmiyorum, ben insanların (O'nunla ilgili) bir şeyler söylediklerini işitirdim. Ben de (aynen) onu söylerdim» der. Bunun üzerine o iki melek, ona:

 

«Doğrusu biz, senin bunu söyleyeceğini muhakkak biliyordulo» derler. Sonra yere: «Onu sıkıştırı» denilir. Bunun üzerine yer, (onu kabirde) kaburga kemiklerini yerlerinden oynatırcasına sıkıştırır. Böylelikle o kimse; Allah'ın, onu, (mahşer günü) yeniden diriltmesine kadar azaba uğramaya devam eder.

 

- - -

İsnadı sahihtir. ibn Hibban 5/47 (3107), Tirmizi, sünen (1071) ve Beyhaki, sünen (67-68)

 

 

 

(:-781-:) Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmaktadır:

 

"Ölü kabrine konulduğu zaman (kendisini defnedenler) dönüp giderlerken onların ayak seslerini muhakkak duyar. (Ölen kişi) eğer mu'min bir kimse ise (kıldığı) namaz, baş tarafında; (tuttuğu) oruç, sağ tarafında; (verdiği) zekat, sol tarafında; sadaka, sıla-i rahim, iyiliği emretme, insanlara iyilikte bulunma ile ilgili yaptığı hayır işleri ise ayakları tarafında (durur). Derken (ona) baş tarafından gelinir. Bu durumda namaz:

 

«Benim tarafımdan giriş yoktur» der. Sonra (ona) sağ tarafından gelinir. Bu durumda oruç: «Benim tarafımdan giriş yokhır» der. Sonra (ona) sol tarafından gelinir. Bu durumda zekat: «Benim tarafımdan giriş yoktur» der. Sonra (ona) ayakları tarafından gelinir. Bu durumda sadaka, sıla-i rahim, iyiliği emretme, insanlara iyilikte bulunma ile ilgili yaptığı hayır işleri: «Benim tarafımdan giriş yoktur» der. Bunun üzerine ona:

 

«Otur!» de(nili)r. O da oturur. Derken ona, batmaya yaklaşmış vaziyetteki güneş gösterilir. Ona:

 

«Hakkında söz söylediğin içinizdeki şu adam ile ilgili görüşün nedir? O'nunla ilgili nasıl şahitlik edersin?» denilir. O da:

 

«Beni serbest bırakın da namaz kılayım» der. (Ona): «Doğrusu sen, muhakkak (istediğin şeyi) yapacaksın. Sen bize soracağımız şeyleri haber ver: Hakkında söz söylediğin içinizdeki şu adam ile ilgili görüşün nedir? O'nunla ilgili nasıl şahitlik edersin?» derler. O da:

 

«(O,) Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'dir. O'nun, Allah'ın Resulü olduğuna ve (bize) Allah katından hak (din'i) getirdiğine şahitlik ederim» der. Bunun üzerine ona:

 

«Sen bu (ikrar) üzere yaşadın, bu (ikrar) üzere öldün ve Allah dilerse bu (ikrar) üzere diriltileceksin» denilir. Sonra ona, cennet kapılarından bir kapı açılır. Ona:

 

«İşte şurası, cennette senin yerindir. (Orasını) Allah senin için cennette hazırlamıştır» denilir. Bunun üzerine o kimsenin gıptası ve sevinci artar. Sonra ona, cehennem kapılarından bir kapı açılır. Ona: «İşte şurası, (cehennemdeki) senin yerindir. Eğer Allah'a isyan etmiş olsaydın, Allah cehennemde orasını senin için hazırlamış olacaktı» denilir. Bunun üzerine o kimsenin gıptası ve sevinci artar. Sonra kabri o kimse için yetmiş arşın genişletilir ve orası onun için aydınlık hale getirilir. Cesedi, başlangıçta olduğu gibi toprağa iade edilir. Sonra ruhu, temiz ruhlar içerisine konulur. Artık o, cennette bir ağaca asılmış yeşil bir kuştur. İşte bu, Allah Teala'nın «Allah sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında, hem de ahirette sapasağlam tutar» (ibrahim, 14/27) sözüdür.

 

Kafire ise baş tarafından gelinir, fakat (kendisine fayda sağlayacak) hiçbir şey bulunmaz. Sonra sağ tarafından gelinir, fakat (kendisine fayda sağlayacak) hiçbir bulunmaz. Sonra sol tarafından gelinir, fakat (kendisine fayda sağlayacak) hiçbir şey bulunmaz. Sonra ayakları tarafından gelinir, fakat (kendisine fayda sağlayacak) hiçbir şey bulunmaz. Ona:

 

«Otur!» denilir. Bunun üzerine o, ürkmüş ve korkmuş vaziyette oturur. Ona: «Hakkında söz söylediğin içinizdeki şu adam ile ilgili görüşün nedir? O'nunla ilgili nasıl şahitlik edersin?» denilir., O da:

 

«Hangi adam?» der. Ona: «İsmi götürülmeyen içinizdeki adam» denilir. O: «Bilmiyorum, insanların (O'nunla ilgili) bir söz söylediklerini işittim, dolayısıyla ben de (sadece) insanların söylediğini dedim» der. Ona:

 

«Sen bu (ikrarla) yaşadın, bu ikrar üzere öldün ve Allah dilerse (kıyamet günü) bu (ikrar) üzere diriltileceksin» denilir. Sonra ona, cehennem kapılarından bir kapı açılır. Ona: «İşte burası, senin cehennemdeki yerindir. Allah orasını cehennemde senin için hazırlamıştır» denilir. Bunun üzerine onun hüsranı ve dövünmesi artar. Sonra ona, cennet kapılarından bir kapı apıır. Ona: «İşte burası, senin cennetteki yerindir. Eğer sen Allah'a itaat etmiş olsaydın Allah (cennette) orasıııı senin için hazırlamış olacaktı» denilir. Bunun üzerine onun hüsranı ve dövünmesi artar. Kabri onu; kaburga kemiklerini yerlerinden oynatırcasına sıkıştırır. İşte bu, Allah Teala'nın «Şüphesiz kafirin sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz» (Taha, 124) şeklinde buyurduğu (kabirdeki) sıkıntılı hayattır.

 

- - -

İsnadı hasendir. ibn Hibban 5/45-46 (3103), Hakim (1/379, 380, 381), Abdurrezzak, Musaımef 3/567-569 (6703) ve Beyhakı, sünen (7/154)

 

1751 de Taha 124’e dair kısa metin var.